Bebek Bakıcısı- Bilen Danışmanlık

Bebek, dünyaya geldiği andan itibaren sanıldığı gibi pasif
değildir. Yeni doğan bebekler duyar, görür, tat alır, koklar, dokunmayı
hisseder. Her an öğrenir, bu nedenle zengin bir uyarıcı çevreye ihtiyacı
vardır. İlk yıl içinde bebek, ihtiyaçlarını ancak ağlayarak belirtir. Bebeğe
asıl bakan kişi (bu anne ya da bir başkası olabilir) onun ağlama biçiminden ne
istediğini anlayıp bebeğin ihtiyacını sevecenlikle yerine getirirse, bebekte
“Ben bakılmaya değerim, benim ihtiyaçlarım önemli” duygusu gelişir. Buna karşın,
bebeğin ağlamalarına kimse gelmezse, ya da her seferinde farklı kişi gelir ve
farklı şekilde (biri sevecenken diğeri aceleci, sessiz, asık suratlı,vb.) bakım
verirse, bebek değerli olup olmadığına karar veremez ve çevresine güven
duyamaz. Kendine bakan kişiye güven duymuş olan çocuk ise, biraz bekletilse de
sonunda sıkıntısının giderileceğini bilir, annesinin bir süre gözden
uzaklaşmasına dayanabilir. Bebek, dünyaya geldikten sonraki ilk 6 ay içinde
annesiyle iletişim kurmayı ve onu oyuna teşvik etmeyi öğrenir. Eğer bebek
gülümsediğinde anne de ona gülümser, bebeğin seslerini taklit ederek onunla
konuşur ve oynarsa, bebek de ona cevap verme isteği duyar. Böylece bebeğin ilk
sosyal ilişki kurma becerisi gelişmeye başlar. Zamanla anneye bağlanır ve güven
duyar. Güven duygusu, 1.5-2 yaşına kadar gelişimi destekleyen en temel
ihtiyaçtır. Bağlandığı kişiyi güvenli bir zemin olarak gören 1 yaş üstü çocuğu,
dış dünyayı tanımak için anneden bağımsız hareket etme cesaretini ancak
kendinde bulabilir.